Baş Dönmesi
Baş dönmesi, baş ağrısından sonra en sık karşılaşılan, poliklinik ya da acil servislere başvuru nedenlerinin başında gelen bir semptomdur. Baş dönmesi bir hastalık değil tıpkı ağrı gibi bir hastalığın belirtisidir (semptomudur). Örneğin ABD’de yılda 7.5 milyon hasta baş dönmesi nedeni ile hekimlere başvurmaktadır. Böylesi yaygın olan bu semptom, çoğunlukla selim ve geçici olmakla birlikte, nadiren ciddi bir nörolojik hastalığın işareti olabilir. Ancak hastalar çoğu zaman panik içinde acil servislere başvururlar. Baş dönmesi yakınması, nöroloji, KBB, dahiliye, kardiyoloji, psikiyatri, göz uzmanları ya da acil serviste çalışan uzman ya da pratisyen hekimleri ilgilendiren bir klinik tablodur.
Baş dönmesi genel bir tanımlama olup, “uzayda oryantasyon bozukluğu duygusu” olarak tanımlanabilir. Hastalar tarafından baş dönmesi olarak tanımlanan semptom; vertigo, ataksi, presenkop, dizziness, panik atak gibi birbirinden farklı süreçler sonucu ortaya çıkabilir. Vertigo; gerçek bir çeşit baş dönmesi olup, rotasyonel ya da nadiren doğrusal hareket illüzyonu olarak tanımlanabilir. Vertigo, bir vestibüler sistem hastalığını ifade eder. Periferik ya da santral vestibüler sisteme ait bir hastalık sonucu ortaya çıkan asimetrik vestibüler tonik aktivite sonucudur. Vestibüler sistem periferik ve santral olmak üzere iki bölümden oluşur. Periferik vestibüler sistem, iç kulakta bulunan üç adet semisirküler kanal, sakkulus ve utrikulustan oluşan otolit organ ve vestibüler sinirden oluşur (Resim). Santral vestibüler sistem ise, ponsta yer alan dört adet vestibüler nükleuslar (medial, lateral, superior, inferior) ile bu nükleusların, serebellum, omurilik, beyin sapı ve talamo-kortikal bağlantılarından oluşur. Semisirküler kanallar iç kulakta yer alan, her üç düzlemde birbirine dik olarak yerleşmiş, içinde endolenfin yer aldığı, rotasyonel ivme algılayıcılarıdır. Sakkulus ve utrikulus ise doğrusal ivmeleri algılarlar.
Vestibüler sistemin temel işlevi;
1) İstirahatte ya da ivme sırasında uzaysal oryantasyonun sağlanması,
2) Baş ve boyun hareketleri ile optik fiksasyonun korunarak net görmenin sürdürülmesi (vestibülo-oküler refleks),
3) Denge ve postüral reflekslerin oluşumu ve sürdürülmesidir.
Her iki vestibüler sistemden gelen tonik aktivite denge içindedir ve bu dengenin çeşitli nedenlerle bozulması durumunda, gerçek vertigo ortaya çıkar. Vertigo olgularında baş dönmesi yanında, bulantı, kusma, dengesizlik, baş hareketleri ile semptomlarda kötüleşme ve osilopsi (dış dünyanın sallanma hissi) de olabilir. Ataksi, dengesizlik olup bu olgularda hareket illüzyonu yoktur. Presenkop ya da near senkop; daha çok bayılma hissi olup, terleme, taşikardi, solukluk gibi bulguların da eşlik ettiği, perfüzyon bozukluğu sonucu ortaya çıkar. Daha çok kardiyovasküler ya da metabolik sistemik hastalıklarda görülür.
Dizziness ise daha çok iyi tanımlanamayan baş dönmesi olup, gerçek bir rotasyon yoktur ve bulantı, kusma eşlik etmez ve çoğu zaman psikojenik ya da sistemik hastalıklarla birlikte görülür.
Baş dönmesi; %75-80 iç kulak hastalıklarından (periferik vestibüler hastalıklar), % 20-25 de beyin ve beyincik gibi santral sinir sistemi hastalıkları sebebiyle ortaya çıkabilir. En sık görülen baş dönmesi nedenleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
TANI SIKLIK (%)
1. Benign paroksismal pozisyonel vertigo 25-35
2. Fobik postural vertigo 2-15
3. Vestibüler nöronit 10-12
4. Meniere hastalığı 9-10
5. Migren 6-8
6. Diğer periferik nedenler 15-20
7. Santral vertigo 10-15
Tabloda gösterilen hastalıkların tanı ve tedavisi, hastaların öncelikle nöroloji ve/veya KBB uzmanları tarafından değerlendirilmesi ve gerekli testlerin yapılması ile gerçekleşir.