Panik kelimesinin kökeni, antik Yunan mitolojisindeki insanlarda ani korku ve endişe uyandıran doğa ve çobanların tanrısı Pan’a dayanır. Mitolojide Pan’ın beklenmedik ortaya çıkışı ve çıkardığı seslerin, insanlarda ve hayvanlarda ani korku ve kaçış tepkisine neden olduğu söylenir. Günümüzde panik bozukluğu, beklenmedik ve tekrarlayan panik ataklarıyla kendini gösteren bir bunaltı bozukluğudur. Panik atak ise aniden ortaya çıkan ve dakikalar içinde zirveye ulaşan yoğun korku ve bunaltı nöbetidir. Bu ataklar sırasında çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, bulantı, uyuşma, üşüme gibi fiziksel belirtilerle beraber gerçeklik algısında bozulma, kontrolü kaybetme korkusu, ölüm korkusu ve çıldırma korkusu gibi belirtiler de yaşanabilir. Bu belirtiler genellikle hızlıca en yüksek seviyeye ulaşır ve kademeli olarak azalır.
Panik bozukluğu sanıldığından daha yaygındır. Genel popülasyonda yaşam boyu görülme sıklığı yaklaşık %4,7 olup, kadınlarda erkeklere göre 2,5 kat daha sık görülür. Genellikle genç yetişkinlik döneminde (24 yaş civarı) başlar ve 60 yaş üstünde görülme sıklığı azalır.
Tedavi edilmediğinde panik bozukluğu, kişinin yaşamını olumsuz etkiler. Sosyal yaşamda kalabalık yerlerden kaçınma, toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekinme, sosyal etkinliklerden uzak durma ve ilişkilerde zorluklara yol açabilir. Mesleki ve akademik hayatta ise iş performansında düşüş, okul başarısında azalma ve okula devamsızlık, kariyer fırsatlarının kaçırılması gibi sorunlar görülebilir. Bunun yanı sıra uyku düzeninde bozulmalar, bağışıklık sisteminin etkilenmesi ve kronik stres kaynaklı sağlık sorunları gibi etkileri de ortaya çıkabilir.
Panik bozukluğu olan kişilerde alkol ve madde kullanım riskinde artış, depresyon belirtilerinin eklenme olasılığı, diğer bunaltılarının eşlik etmesi gibi ek riskler de bulunur
Profesyonel tedavi yöntemleri, psikoterapiler ve ilaç tedavileridir. Yaşam tarzı değişiklikleri de tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, uyku düzeninin sağlanması, kafein ve alkol tüketiminin azaltılması, stres yönetim tekniklerinin uygulanması gibi değişiklikler, panik bozukluğun yönetiminde yardımcı olabilir. Bilişsel davranışçı terapi, panik bozukluğu tedavisinde en etkili psikoterapi yöntemlerinden biridir ve hastaların büyük kısmında olumlu sonuçlar vermektedir.