Çocuk Gastroenteroloji-Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı

Sıkça sorulan sorular 

 

 1- Tekrarlayan kusma-reflü hastalığı

Çocukluk çağında özellikle ilk 1 yaştaki kusmaların %40-60’ını reflü oluşturmaktadır. Ancak reflü hastalığı diyebilmek için kusmanın belli bir şiddette ve sıklıkta olması, beslenmeyle ilişkisinin ortaya konması, yatar pozisyonda şikayetinin artması beklenir. Alerjik yemek borusu hastalarının da reflü benzeri semptomlar yapabileceği akılda tutulmalıdır. Tedaviye dirençli reflü olgularında besin alerjisi ilk sırada düşünülmelidir. Ayrıca dirençli kusmanın mide çıkış darlığı (pilor stenozu), doğumsal üst barsak sistem dönüş anomalilerinde (malrotasyon) ve özofagus darlıklarında da olabileceği unutulmamalıdır. 


2- Düzelmeyen kabızlık

Çocukluk çağının en sık ateşsiz karın ağrısı sebebi kabızlıktır. Özellikle iştahsızlığın yoğun olduğu ve tuvalet eğitiminin başladığı 1-3 yaş döneminde görülür. Kronik kabızlıkların nerdeyse yüzde 95’i bir organik hastalığa bağlı olmaksızın fonksiyoneldir (kaka tutma-korkma). Tedaviye oldukça dirençlidir. En önemli tedavi başarısızlığı sebebi ise, çocukların makatını istemli olarak sıkmasıdır. Ayrıca en az 6 ay alması gereken laksatif (kaka sulandırıcı) tedavinin erken kesilmesi ve kaka kıvamına göre doz ayarlanmaması sık tedavi başarısızlığı nedenidir.

3- Çölyak hastalığının tanı ve tedavisi nedir?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Çölyak hastalığı (buğday hastalığı-gluten hastalığı) oldukça sık görülmektedir. Dünyanın en yaygın ve ömür boyu geçmeyen tek besin alerjisidir. Diyete tam uyum için hastalığın geçmeyeceğini kabullenmek ve tereddütsüz diyete uyum sağlamak gerekir. Tek ve doğru tedavi ömür boyu glutensiz beslenmektir. Tanı için kandan güvenilir serolojik çölyak test pozitifliği ve endoskopik duodenum (onikiparmak bağırsak) biyopsisinde pozitif bulgu olması gerekir. Yanlış tanı alan oldukça fazla miktarda çocuk bulunmaktadır. Anlamsız karın ve baş ağrısı, nedeni izah edilemeyen karaciğer enzim yüksekliği, kronik kabızlık ve ishallerde, büyüme geriliğinde, tüm dirençli demir eksikliği olgularında ve tip 1 diyabet ve haşimato tiroidi gibi başka ototimmun hastalık varlığında mutlaka düşünülmesi gereken bir hastalıktır.