Radyoloji Anabilim Dalı - Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı

Girişimsel radyoloji, modern tıbbın önemli bir dalıdır ve çeşitli radyolojik görüntüleme yöntemlerini kullanarak, cerrahi müdahale gerektirmeyen tedaviler sunar. Bu alanda kullanılan başlıca görüntüleme yöntemleri ultrasonografi, anjiyografi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve bazen manyetik rezonans görüntüleme (MRG)’dir. Girişimsel radyoloji, özellikle kardiyoloji veya oftalmoloji gibi tek bir organ veya sistemle sınırlı kalmayıp, vücudun çeşitli bölgelerindeki hastalıkların tedavisinde kullanılır.

 

Girişimsel Radyoloji Tedavileri

Damar Hastalıklarının Tedavisi: Kalp damarları dışındaki damar hastalıkları, girişimsel radyoloji ile tedavi edilebilir. Bu tedaviler arasında damar tıkanıklıklarının balon, stent veya damar tıraşlama yöntemleriyle açılması, damar anevrizmalarının anjiyo ile tedavisi ve kanamaların kontrol altına alınması yer alır.

Embolizasyon Yöntemleri: Karaciğer tümörleri, miyomlar, prostat büyümesi gibi durumlar embolizasyon yöntemiyle tedavi edilebilir. Embolizasyon, kan akışını keserek hastalıklı dokunun küçülmesini veya yok olmasını sağlar.

Biyopsi ve Drenaj İşlemleri: Her türlü organ ve tümörden iğne biyopsisi yapılabilir. Ayrıca, apselerin drenajı ve safra yolu ile idrar yolu tıkanıklıklarının giderilmesi de bu yöntemle mümkündür.

Kanser Tedavileri: Özellikle karaciğer, kemik ve akciğer kanserlerinin bazı türleri, girişimsel radyoloji teknikleriyle tedavi edilebilir.

Damar Anomalilerinin Tedavisi: Bacak varisleri, arter veya venöz malformasyonlar gibi damar anomalileri, anjiyo ile veya anjiyosuz yöntemlerle tedavi edilebilir.

 

Tedavi İşlemlerinin Özellikleri

Minimal İnvaziv Yaklaşım: Girişimsel radyoloji işlemleri, genellikle küçük bir iğne deliği aracılığıyla gerçekleştirilir ve ameliyat gerektirmez.

Anestezi Gereksinimi: Çoğu işlem, lokal anestezi altında yapılır. Büyük tedavilerde genel anestezi gerekebilir. Ayrıca, bazı durumlarda sedasyon ile hastalar rahatlatılır.

İyileşme Süreci: Hastalar genellikle tedavi sonrası aynı gün eve gönderilir ve normal yaşamlarına kısa sürede dönebilirler.

Riskler ve Yan Etkiler: Girişimsel radyoloji işlemleri, geleneksel cerrahiye kıyasla genellikle daha az risk taşır ve vücutta büyük kesikler veya yara izleri bırakmaz.

Sonuç

Girişimsel radyoloji, birçok hastalığın tedavisinde etkili, minimal invaziv ve genellikle daha az riskli bir alternatif sunar. Bu tedaviler, hastaların daha hızlı iyileşmesine ve normal yaşamlarına daha çabuk dönmelerine olanak tanır. Gelişen teknolojilerle birlikte, girişimsel radyolojinin uygulama alanları ve etkinliği sürekli olarak genişlemektedir.

 

Damar Dışı Girişimsel Radyoloji İşlemleri

Damar dışı girişimsel radyoloji işlemleri modern tıpta önemli bir yere sahiptir ve çeşitli tedavi ve tanı yöntemlerini kapsar. Bu işlemler, genellikle cerrahiye gerek duymadan, vücut içindeki belirli bölgelere minimal invaziv yöntemlerle müdahale etmeyi içerir. İşte bu işlemlerin bazı detayları:

 

İğne Biyopsileri

Amaç: Vücuttaki dokulardan örnek alarak, özellikle tümörlerin iyi ya da kötü huylu olup olmadığını belirlemek.

Yöntem: Ultrason ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme teknikleri kullanılarak, hedef dokuya doğru iğne yönlendirilir ve örnek alınır.

Avantajlar: Kör biyopsilere göre daha güvenli ve doğru sonuçlar verir. Genellikle ağrısızdır ve hastalar aynı gün evlerine dönebilir.

Değerlendirme: Alınan doku örnekleri patoloji uzmanları tarafından incelenir.

 

Drenaj İşlemleri

Kullanım Alanları: Tıkanıklıklar (örneğin safra yollarında) ve hastalıklara bağlı sıvı birikimleri (akciğerde veya karında).

Yöntemler

Safra Yolları Drenajı (Biliyer Drenaj): Tümörlere bağlı tıkanıklıklarda kullanılır. Deriden iğne ile girilerek safra yollarına ulaşılır ve drenaj sağlanır.

İdrar Yolları Drenajı (Nefrostomi): İdrar kanallarındaki tıkanıklıklarda böbrekten idrarın dışarı alınması için kullanılır.

Sıvı Drenajları: Akciğer ve karında biriken sıvıların vücut dışına alınması.

Abse Drenajları: Vücut içindeki apselerin tüp drenajları ile tedavi edilmesi.

 

Kist Tedavileri

Kullanım Alanları: Karaciğer ve diğer organlardaki parazit kistleri (kist hidatik) ve büyük karaciğer ve böbrek kistleri.

Yöntem: Kiste iğne ile girilerek içeriği boşaltılır ve gerekirse ilaç tedavisi uygulanır.

Avantajlar: Ameliyatsız bir tedavi yöntemi olup, daha az risk ve daha hızlı iyileşme süreci sunar.

Bu işlemler, girişimsel radyoloji alanında uzmanlaşmış doktorlar tarafından gerçekleştirilir ve modern tıbbın sunduğu ileri teknoloji sayesinde daha az invaziv, daha hızlı ve daha etkili sonuçlar elde edilir.

 

Damar Hastalıkları ve Tedavisi

Damar hastalıkları atardamar ya da toplardamarı tutabilir. Atardamarlar, kanı kalpten dokulara götüren ve nabız olarak hissettiğimiz damarlardır. Toplardamarlar ise oksijen ve besini kullanılmış kirli kanı kalbe geri taşıyan damarlardır. Kollarımızdaki mavi damarlar küçük toplardamarlardır.

 

Atardamarların darlık ve tıkanıklıkları

Atardamar tıkanması genellikle damar kireçlenmesi ya da damar sertliği denen hastalığa bağlı oluşur.

Herkeste görülebilir ancak ileri yaş hastalarda, şeker hastalarında, kolesterol ve tansiyonu yüksek olanlarda, sigara içenlerde daha sık görülür. Atardamar tıkanmaları hangi organı tutmuşsa o bölgeye ait sorunlar oluşturur. Kol damarında kolu kullandığı zaman yorulma, böbrek damar darlığında yüksek tansiyon, şahdamarı darlığında beyne pıhtı atması gibi yakınmalar olur. Hemen tüm damar darlık ve tıkanmalarının anjiyografi ile tedavisi mümkündür.

 

Bacak damar tıkanmaları

Bacak damar tıkanmaları özellikle ileri yaştaki insanlarda çok sık görülen bir durumdur. Diğer damar tıkanmaları gibi sıklıkla damar sertliğine bağlı gelişir. Bacak damar tıkanması olan bir hastada erken dönemde yürümekle baldır kaslarında ağrı oluşturur. Hastalık (tıkanma) ilerlerse parmak uçlarında soğukluk ve şiddetli ağrı, parmak yarası ve kangren oluşturabilir.

 

Şu belirtiler varsa bacaklarda damar tıkanması olma ihtimali çok yüksektir:

• Yürümekle diz altında baldır kaslarında ağrı,

• Ağrı bazen kramp gibi bazen kaslarda sertleşme şeklinde hissedilir,

• Ağrı otururken ya da dururken olmaz, sadece yürümekle olur,

• Yürüyünce ortaya çıkan ağrı, 2-3 dakika dinlenmekle tamamen geçer,

• Tekrar yürüyünce genellikle aynı mesafede yine ağrı olur,

• Yokuş yukarı çıkarken ya da hızlı yürüyünce ağrı daha belirgindir ve daha erken gelir, yokuş aşağı ya da yavaş yürüyünce ağrı daha hafiftir.

Bu şikâyetleriniz varsa bacak damar tıkanması yönünden değerlendirme gerekir. Muayene dışında ilk değerlendirme genellikle renkli Doppler ultrason yapılır. Gerekli görülürse tomografi ya da MR ile anjiyografi yapılır (basit anjiyografi).

 

Günümüzde damar darlık ve tıkanıklıklarının çoğunluğu anjiyografi ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Tedavisi mümkün olmadığı söylenen birçok damar tıkanması, aslında anjiyografi ile tedavi edilebilir. Bu genellikle tecrübe ve var olan teknolojiyi iyi kullanmakla ilgilidir. Merkezimiz bu konuda ülkenin en tecrübeli merkezlerinden biridir. Merkezimizde atardamar darlık ve tıkanmalarının açılması için balon, ilaçlı balon, stent, ilaçlı stent, trombektomi (pıhtı temizlenmesi) ve aterektomi (damar tıraşlama) gibi tüm yöntemler kullanılmaktadır.

Diyabetik ayak yarası

Diyabetik hastalarda ayakta iyileşmeyen yara çıkarsa bunların yaklaşık yarısı bacak damar tıkanmasına bağlıdır. Ayak yaraları genellikle ayak parmaklarında ve topukta çarpma, tırnak kesmesi, ayakkabının vurması gibi basit nedenlerle başlar. Yaralar haftalarca veya aylarca iyileşmeyebilir. Özellikle uzun süre iyileşmeyen yaralarda bacak damarlarında tıkanma olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayak yaraları zamanında tedavi olmazsa, bacağın kaybına (ampütasyon) neden olabilir.

Diyabetik ayak yarası olan bir hastada atardamar tıkanmaları ihmal edilmekte ve tıkanma açılmadan yara tedavisi uygulanmaktadır. Damar tıkanması bacağın beslenmesini bozarak yaraların besin ve oksijen almasını engeller ve yara iyileşme süresi uzar. Bu nedenle diyabetik ayak yarası olan her hastanın bacak atardamarlarının değerlendirilmesi ve tıkanması varsa öncelikle bu tıkanmaların açılması gerekir. Tedavide genellikle riski az ve başarı şansı yüksek olduğu için anjiyografi ile damar açma yöntemleri tercih edilir.

 

Buerger Hastalığı

Sigara kullanımına bağlı olarak özellikle 20-40 yaşlarındaki erkek hastalarda gelişen atardamarların tıkayıcı bir hastalığıdır. Çoğunlukla bacak damarını bazen el damarını etkiler. Genellikle bacak damar tıkanmasına bağlı olarak yürümekle bacak kaslarında ya da ayak tabanında ağrı olur ve yürümeyi engeller. İleri evrelerde ayak ve elde özellikle istirahatte görülen şiddetli ağrı ve yaralar vardır. Hastaların önemli bir kısmında iyileşmeyen yaralar ve kangren nedeni ile ayak parmakları ya da ayak kesilmesi gerekebilir. Kesin bir tedavisi yoktur. Tedavide en önemli unsur sigaranın bırakılmasıdır. Sigara bırakılırsa genellikle hastalığın ilerlemesi durur. Ancak o ana kadar tıkanmış olan damarlar hiçbir şekilde kendiliğinden açılmaz. Bir ilaç tedavisi de yoktur. Tedavide çok az sayıda hasta ameliyat (bypass cerrahisi) için uygundur.

Anjiyografi ile tedavi yöntemi, hastalar ve hatta çoğu doktor tarafından bilinmez. Bu nedenle hastalara hiçbir tedavi şansı olmadığı sadece ilaç kullanmaları gerektiği söylenir. Halbuki bu hastalarda tıkalı damarların açılmasında anjiyografi en etkili tedavi yöntemidir. Ancak Buerger hastalığı diğer damar tıkanmalarından farklıdır. Genellikle diz altındaki küçük damarlarda tıkanma vardır ve anjiyografi ile bu damarların açılması diğer damar tıkanmalarına göre daha zordur. Her hastada damarların açılması mümkün olmayabilir.

Boyun şahdamarı (karotis arter) darlıkları

Boyun atardamarındaki darlıklar beyne pıhtı atmasına ve felç oluşumuna neden olabilir. Daralma hafif ise yani damarda yüzde 50’den az daralma varsa risk düşüktür ve ilaç tedavisi yeterlidir. Boyun atardamarındaki daralma yüzde 50’den fazla ise beyne pıhtı atma ihtimali daha yüksektir ve genellikle darlığın düzeltilmesi ya da giderilmesi gerekir.

Boyun şah damar darlıklarında iki tedavi yöntemi vardır:

1. Ameliyatla darlığın temizlenmesi (endarterektomi)

2. Anjiyografi ile stent yerleştirilmesi

Girişimsel Radyoloji bölümü karotid darlıkları anjiyografi ile stent yerleştirerek tedavi eder. Ameliyat işlemini damar cerrahisi uzmanları yapmaktadır.

 

Damar tıkanmasını açmak için hangi yöntemler kullanılır?

Balon ve ilaçlı balonlar: Anjiyografi sırasında kullanılan damar açma yöntemleridir. Anjiyografi sırasında tıkalı ya da daralmış olan damara ince ve uzun bir balon yerleştirilir, balon o damarın çapı kadar şişirilir ve darlık açılır. Her damara göre balon boyutu vardır. Balon indirilerek dışarı alınır. Yani balon vücutta kalmaz.

İlaçlı balonlar, normal balonların dışının özel bir ilaçla kaplanmış halidir. Bu ilaç balon şişirilince damar duvarına geçer ve uzun vadede damarın tekrar daralma ya da tıkanma ihtimalini azaltır.

 

Stent ve ilaçlı stent: Stentler balonlardan daha farklıdır. Yuvarlak metal örgülü yapılardır. Bir boru gibidir ancak tamamen kapalı değildir. Stentler de anjiyografi sırasında daralmış ya da tıkanmış damara yerleştirilir ve damarı açar. Stentler balonlardan farklı olarak damar içinde kalır ve çıkarılmaz.

İlaçlı stentler de normal stentler gibidir. İlaçlı balonlarda olduğu gibi stent üzerine özel bir ilaç yerleştirilmiştir. Bu ilaç uzun vadede damarın tekrar daralma ya da tıkanma ihtimalini azaltır.  Bunlar da şu an sadece bacak damarları için mevcuttur.

 

Damar tıraşlama (aterektomi) yöntemi: Damar tıraşlama daralmış ya da tıkanmış olan damardaki tıkayıcı dokuyu özel bir cihazla tıraşlayarak temizlemektir. Cihaz tıraşladığı dokuyu haznesine alır ve doku dışarı atılır. Damar tıraşlama tek başına kullanılacağı gibi tıraşlama sonrası düzeltilen damara balon, ilaçlı balon ya da stent de uygulanabilir. Amaç damarın uzun dönemde açık kalmasını sağlamaktır.

 

Aort anevrizması (Göğüs/karın ana atardamar balonlaşması)

Anevrizma damarın genişlemesi veya balonlaşmasıdır. Anevrizma vücudun herhangi bir damarında olabilir. Aort anevrizması vücuttaki en büyük atardamarın (göğüs ve karın bölgesinde) balonlaşmasıdır. Aorta balonlaşmaları genellikle bir şikâyete neden olmaz ve tesadüfen fark edilir. Tedavi edilmedikleri takdirde yırtılarak ciddi iç kanamaya ve çoğunlukla ölüme neden olabilirler. Merkezimizde açık ameliyat yapmaksızın anjiyografik yöntemler ile genişlemiş damar içine stentli suni damar (stentgreft) yerleştirilerek anevrizma tedavisi başarılı bir şekilde yapılabilmektedir.

 

Miyom tedavisi (Miyom embolizasyonu)

Miyom rahim içinde gelişen iyi huylu tümördür. İstatistiklere göre 35 yaşın üzerindeki her 3 kadından birinde miyom görülebilir. Rahimde bir ya da birden fazla miyom bulunabilir. Miyomlar boyutları ve sayıları arttıkça adet düzensizliği, adetlerin uzaması, kansızlık ve adetlerin ağrılı olmasına yol açar.

İleri yaşlarda sıklıkla cerrahi olarak tüm rahimin çıkarılarak tedavisi yapılırken genç yaş grubunda miyom tedavisi hem ameliyatla hem de ameliyatsız olarak embolizasyon ile yapılabilir. Bu teknikte miyomu besleyen atardamar içinden girilerek bu damar tıkanır. Miyom yeterli beslenemeyeceği için küçülmeye başlar. Rahim beslenmesinde sorun yaşanmaz. Tedavinin cerrahiye en önemli üstünlüğü ameliyat kesisi olmaması, genel anestezi gerektirmemesi, miyomların tekrarlaması durumunda işlemin tekrarlanabilir olması ve rahim dokusunun korunmasıdır.

 

Varikosel tedavisi

Varikosel testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların çeşitli nedenlerle genişleyerek varisleşmesidir. Varikosel çoğunlukta (yaklaşık yüzde 85 oranında) sol testiste ve geri kalan hastalarda iki taraflı olur. Hiç sorun oluşturmayabilir. Küçük bir grup hastada ağrı yapabilir. Daha sık olarak sperm sayısını azaltıp kısırlığa yol açabilir. En çok bu nedenle tedavi edilir. İki tedavisi vardır: Ameliyatla bu damarların kapatılması ya da anjiyo ile (daha basit olan toplardamar anjiyosu) bu damarın tıkanması.

 

Varis ve modern tedavi yöntemleri

Lazer, radyofrekans (RF), buhar ve köpük gibi yeni yöntemlerle varis tedavisi başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Kılcal damar, orta boy ve büyük varisler farklı tedavi yöntemlerini gerektirir.

 

Üç tür varis vardır ve varis tedavisi bu üç tür için farklılıklar gösterir.

1. Kılcal damar ya da kılcal varis: Genellikle çok şikâyet oluşturmaz. Görüntüsü nedeniyle tedavi istenebilir. Tedavi yöntemleri skleroterapi (iğne tedavisi) ve deriden yapılan lazer/RF yöntemleridir.

2. Orta boy (retiküler) varis: Koyu yeşil, 2-3 mm çaplı damarlardır. Genellikle şikâyet oluşturmaz. Görüntüsü nedeniyle tedavi istenebilir. Tek tedavi yöntemi köpük skleroterapi ya da köpük tedavisidir. Tedavisi en kolay varis türüdür.

3. Büyük varis: Cilt renginde parmak kalınlığına ulaşan varislerdir. Bacaklarda ağrı, yorgunluk, yanma kramp gibi şikâyetlere neden olur ve yaşam kalitesini düşürürler. Büyük varisi olan her kişide altta yatan bir büyük toplardamar kapak yetmezliği vardır. Tedavide öncelik görünen varisin değil kapak yetmezliği olan bu büyük damarın tedavi edilmesi gerekir. Damar içinden yapılan lazer, radyofrekans (RF), buhar gibi yeni yöntemlerin tümü asıl sorunu yaratan bu damarların tedavisinde kullanılır.

Varis tedavisi sırasında hastalar ağrı hissetmez. Var olabilecek ağrı damardan verilen rahatlatıcı ve ağrı kesici ilaçlarla giderilir. Hastalar işlemden sonra, ağrı kesici ilacın etkisi geçtiğinde (1-2 saat içinde) evlerine gönderilir.

 

Toplardamar tıkanması (Derin Ven Trombozu ya da DVT) ve tedavisi

Derin Ven Trombozu (DVT), toplardamarın pıhtılaşarak tıkanması durumudur ve genellikle bacak toplardamarında görülür. Erken ve geç evre olmak üzere iki aşamada tedavi edilir. Anjiyografi ile damar içinden yapılan tedavi, erken evrede pıhtıyı temizleyebilirken, geç evrede tıkalı damarların balonla ve stentle açılması mümkündür.

 

DVT hastalığının iki evresi vardır:

1. Erken evre (akut) derin ven trombozu: Erken evrede pıhtı tazedir. Toplardamarın tıkanmasına bağlı ayak şişliği vardır ve belirgindir. Üç hastanın birinde bacaktaki pıhtı akciğere atabilir. Bu da hayati risk oluşturur. Tedavide kan sulandırıcı ilaçlar kullanılır ancak bu ilaçlar pıhtıyı temizlemez, sadece yeni pıhtı olmasını ve pıhtının akciğere atmasını engelleyebilir. Pıhtıyı temizleyebilen tek tedavi, anjiyografi odasında damar içinden yapılan tedavidir. Pıhtı özellikle kasık bölgesine ulaşmışsa anjiyografi ile yapılan damar içi müdahale gerekli hale gelir. Tedavinin olabildiğince erken yapılması gerekir. Çünkü damar içi yöntemle mükemmel tedavi sadece pıhtı taze iken olur. Hastalığın ilk 15 gününde pıhtının tamamen temizlenmesi mümkündür. Daha sonra tedavi şansı azalır. Anjiyografi ile yani damar içinden tedavi çoğunlukla diz arkasındaki toplardamara bazen ayak bileği damarına girilerek yapılır. Buradan ya kateter denen ince plastik tüplerle özel pıhtı eritici ilaçlar verilir (Tromboliz: Pıhtının eritilerek temizlenmesi) ya da özel cihazlarla pıhtı mekanik olarak temizlenir (Trombektomi: Pıhtının parçalanarak eritilmesi ya da dışarı alınması).

 

2. Geç evre (kronik) derin ven trombozu: Erken evrede yani ilk bir ayda mükemmel tedavi edilmeyen hastaların yaklaşık yarısında geç dönemde kronik venöz yetmezlik adı verilen ikinci bir sorun gelişir. Erken dönemde tedavi edilemeyen pıhtı damar duvarına yapışır, hem toplardamarda tıkanma oluşturur hem de toplardamar kapaklarını bozar. Her ikisi de hayat boyu sürecek ayak şişliği oluşturur. Hastaların bir kısmında ayak yaraları gelişebilir. Genellikle hiçbir tedavi şansının olmadığı ve hastanın varis çorabı ile yaşaması gerektiği söylenir. Ancak bu hastaların bir kısmında tıkanma anjiyo yöntemiyle açılarak ayağın rahatlatılması mümkündür. Bu tedavi ülkemizde ne yazık ki hemen hiç bilinmemektedir ancak merkezimiz bu konuda da oldukça tecrübelidir. Geç evre derin ven trombozunda pıhtı temizlenmesi yapılamaz çünkü pıhtı eskimiş ve duvara yapışmıştır. Sadece tıkalı damarların balonla ve stentle açılma işlemi yapılır. Merkezimizde derin ven trombozunun hem erken hem de geç dönem anjiyografi ile damar içi tedavileri başarıyla uygulanmaktadır.

 

Vasküler malformasyon tedavisi

Vücudun her bölümünde ya da organında gelişebilen toplardamar hastalığıdır. Toplardamar yumağı ya da malformasyonu olarak adlandırılabilir. Varise benzer ancak farklıdır. Genellikle çok küçük yaşlarda vardır ve yaş arttıkça büyüme eğilimindedir. Hem görüntü olarak hastayı rahatsız eder hem de ağrı yapabilir.

İki tedavi yöntemi vardır: Ameliyatla çıkarma ve iğne tedavisi (ablasyon tedavisi). Bazen her iki tedavi yöntemi birlikte kullanılır. Bölümümüz vasküler malformasyonların tedavisinde ameliyatsız yöntem olarak iğne tedavisi yapmaktadır.

 

Diyaliz hastalarının damar yolu sorunlarında girişimsel radyoloji

Diyaliz fistül damarları zaman zaman daralabilir, pıhtılaşıp tıkanabilir, kol şişliğine, parmaklarda uyuşma ya da yara oluşmasına neden olabilir. En önemlisi fistül yeterli çalışmaz ve hasta diyalize giremez. Diyalize girmesi için damar yolu kateteri takılması gerekir ki bu da uzun dönemde yeni damar tıkanmaları oluşturur.

 

Girişimsel radyolojide diyaliz hastalarında ne tür tedavi yapar?

1. Diyaliz hastalarındaki fistüllerde görülen tüm daralma ya da tıkanmalar anjiyografi ile tedavi edilir. Fistül pıhtı ile tıkanmışsa ameliyatsız pıhtı temizleme yöntemleriyle pıhtı giderilir. Aynı şekilde diyalize girmek için yapay damar (greft) takılmış ve tıkanmışsa bu tıkanma da anjiyografi yöntemiyle açılır.

2. Daha önce boyun bölgesinden kateter takılmış hastalarda fistül açıldıktan sonra ciddi kol şişliği olabilir. Bu omuz bölgesi toplardamarın tıkanmasına bağlıdır. Damar tıkanması açılarak giderilerek kol şişliği düzeltilir.

3. Ek olarak hemodiyaliz hastalarında acil durumlarda kateterden diyalize girmek gerekirse her bölgeden damar yolu kateteri yerleştirilir. Tüm işlemler ultrason eşliğinde yapıldığından hasta için daha güvenli ve daha az zahmetlidir.

 

Kanser Hastalarında Girişimsel Radyoloji

Girişimsel radyoloji onkoloji (kanser) hastalarında iki ana bölgede hizmet sunar:

1. Onkoloji tedavisine destek olan işlemler

2. Doğrudan kanser tedavisi yapan işlemler

 

Onkoloji tedavisine destek olan girişimsel işlemler, kitleden biyopsi alınması, port ya da diğer damar yolları yerleştirerek hastaların konforla tedavilerini almaları, safra yolları ya da idrar yollarında bir tıkanma geliştiğinde bunun giderilmesi, karın ya da akciğerde sıvı biriktiğinde drenajla tedavisi, nefes borusu, yemek borusu ya da bağırsaklarda tıkanma olduğunda (cerrahi tedavi mümkün değilse) stent yerleştirilerek bu tıkanmaların giderilmesi gibi işlemlerdir. Onkoloji hatalarında sık görülen derin ven trombozu (toplardamar pıhtılaşması ya da tıkanması) gibi hastalıklarda da modern damar içi (endovasküler) yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.

Kanserde tedavi edici girişimsel işlemler özellikle son 10 yılda ciddi gelişme göstermiştir.

 

Kanser hastalarında girişimsel tedaviler

Kanser hastalarında girişimsel tedaviler genellikle medikal onkolojinin kemoterapilerine ek olarak verilen tedavilerdir. Bazen kemoterapi, radyoterapi ya da cerrahi tedavi gibi tedavilerin mümkün olmadığı ya da etkili olmadığı alanlarda kullanılır. Girişimsel radyolojini kanser tedavileri iki türlüdür:

 

1. Kanser dokusuna görüntüleme eşliğinde (ameliyatsız) doğrudan iğnelerle girerek kitlenin yok edilmesi işlemi, bu işleme ablasyon tedavisi adı verilir. Ablasyon, radyofrekans yöntemiyle (RF ablasyon) ya da mikrodalga yöntemiyle (mikrodalga ablasyon) yapılabilmektedir. Bu işlem karaciğerde 3 cm’den küçük tümörlerin tedavisinde en iyi yöntem olan cerrahi kadar etkili olmaktadır. Seyrek