Meme, latince “mamma” kelimesinden türemiştir, meme ucu ve çevresindeki dokuyu belirtir.
Meme tarihte doğurganlığın sembolü olmuştur. Tarih öncesi dönemlerde yapılmış olan kadın figürleri ve heykellerde memeler vurgulanmıştır. “Kibele” veya “Kybele” (Tanrıların anası), Anadolu kökenli bir ana tanrıçadır.
Ana tanrıça inancı, birçok kültürde farklı isimlerle yer alır. Yunan anakarasında “Rhea”, Roma dönemi Mısır kültüründe “İsis” doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilen belli başlı ana tanrıça figürleridir. Memeler çocukların beslenmesinde çok önemli role sahip olmakta ve aynı zamanda da ikincil cinsel karakterleri temsil etmektedir. Kadınlarda en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu da düşünürsek, meme; cinsiyet-cinsellik, yaşamın başlangıcı-devamı ve ölüm ile ilişkilendirilebilir.
Hemen her kadının, tüm yaşamı boyunca memesi ile ilgili bir yakınması olur. Bu yakınmalar en çok ağrı hissedilmesi ya da memede sertlik fark edilmesi şeklinde olur. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Meme sağlığı denilince ilk akla meme kanseri gelmekle birlikte memenin kanser olmayan birçok hastalığı da vardır, fakat yine de tüm şikayetlerin uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Meme sağlığı, genel cerrahinin uzmanlık alanı içine giren bir sağlık dalı olmasına rağmen tıbbın farklı dallarında uzmanlaşmış hekimlerin birlikte çalışmasını zorunlu kılar. Yapılan çalışmalar, meme cerrahisinde uzmanlaşmış genel cerrahların tedavi ettiği hastaların tedavi sonuçlarının, diğer cerrahlar tarafından tedavi edilen hastaların tedavi sonuçlarından çok daha iyi olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde günlük çalışması içinde sadece mamografi ve meme ultrasonu değerlendiren bir radyoloji uzmanı, mutlaka konusunda diğer radyoloji uzmanlarından daha yetkin olacaktır. Özellikle teşhis aşamasında muayeneyi yapan meme cerrahı ile mamografi, meme ultrasonu gibi tetkikleri uygulayan radyoloji uzmanı arasında çok yakın bir iletişimin bulunması gerekir. Bu iletişim, teşhiste hata payını azaltır.
Meme Gelişimi
Meme gelişiminin ilk fazı anne karnındayken 6. haftadan itibaren başlar. Gebeliğin sonunda meme başı ve buna bağlı süt kanalları oluşmuştur. Doğumdan sonra ergenlik dönemine kadar meme gelişimi 1. evrede kalır. Ergenlik dönemi ile birlikte memede 2. değişim evresi başlar. Yumurtalıklardan östrojen hormonunun salgılanmaya başlaması ile birlikte yağ ve destek dokusu meme bölgesinde artar ve meme büyümeye başlar. Bu sırada süt kanalları da bu büyümeye katılır. Genellikle memede görülen bu değişiklikler, kasık ve koltuk altı bölgelerindeki kıl gelişimi ile birlikte olur. Kızlarda meme gelişimi 8 -13 yaşları arasında başlar. Meme gelişiminin başlamasıyla, erişkin tipi memenin oluşması arasında geçen süre ortalama 4-5 yıldır.
Adet Dönemi
Östrojen hormonu salgısının artması ile memedeki süt kanallarının büyümesi artar, artmış olan hormonunun etkisi ile adet döneminin ortalarında yumurtlama meydana gelir. Bunu takiben progesteron hormonu artışı başlar, bu hormon süt bezlerinin gelişmesini sağlar. Bu sırada memede su tutulumu artar, meme gerilir ve hassaslaşır. Ortaya çıkan ağrı ve hassasiyetin sebebi, memedeki bu gelişmedir. Bu tip ağrıların meme kanseri ile ilgisi yoktur.
Gebelik ve Emzirme Dönemi
Gebelikte meydana gelen hormonal değişiklikler buna sebep olur. Meme hassasiyeti 4 haftalık gebe iken başlayıp ilk 4 ay devam edebilir. Gebeliğin 8’inci haftasında memede büyüme başlar. Gebelik boyunca sütyen ölçüsü 1-2 beden artabilir. Cildin gerilmesi nedeniyle memedeki büyüme kaşıntı da yapabilir. Hamilelik boyunca meme cildi altındaki venler görünür hale gelebilir. Meme başı büyür ve rengi koyulaşır. Tüm bu değişikliklerin amacı, yeni doğacak bebeğin beslenmesi için hazırlıktır.
Menopoz Dönemi
Menopozun yaklaşması ile birlikte östrojen ve progesteron hormonlarının kan seviyesinde azalış gözlenir. Östrojen hormonunun etkisinde olan tüm dokularda gerileme başlar. Süt bezlerinde gerileme olur, bağ ve destek dokusunda su miktarı azalır, elastisite kaybolur. Bunun sonucunda meme sarkar.
Meme kanseri kadınlar arasında halen en sık görülen kanser türlerinden biridir. Kanserin erken tanınmasına yönelik yapılan tarama programları, daha iyi prognoz ve uzun dönemli sağ kalım için kritik önem taşır. Her kadın için 20 yaş sonrası düzenli aralıklarla kendi kendine ve klinik meme muayenesi, 40 yaşında ilk mamografi ve sonrasında düzenli aralıklarla kontrol mamografilerinin uygulanması önemlidir. Yapılan çalışmalarda ailelerinde meme kanseri öyküsü olan kadınların, kendi kendine muayene, klinik meme muayenesi ve mamografi yaptırma konusunda daha duyarlı oldukları ortaya konmuştur. Televizyon ve radyonun kolay ulaşılabilir olması, meme sağlığı hakkında bilgi kaynağı olarak yüksek oranda kullanılmasını sağlamaktadır ancak meme sağlığı ile ilgili bilgileri doktordan alan kadınların tüm tarama yöntemlerini diğer kadınlara göre daha çok kullandıkları bilinmektedir. Bu yüzden, yüz yüze eğitimin, meme sağlığını korumada ve meme kanserinin erken tanı ve tedavisinde önemi büyüktür.
Meme Muayenesi
Kişinin kendi kendine meme muayenesi yapması, meme kanseri bilinci oluşmasına ve meme sağlığının korunmasına yardımcı olmaktadır. 20 yaşından itibaren her kadın, her ay adetinin başlangıcından itibaren 7. günde ya da menopozdaysa her ayın aynı günü kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. Muayene için aydınlık bir ortam seçilmelidir. Aynanın karşısında dik durarak, kollar her iki tarafta sarkarken memelerde herhangi bir değişiklik olup olmadığı kontrol edilerek muayeneye başlanır. Sonra kollar bel bölgesine bastırılarak meme derisinde herhangi bir çekinti, kitle, şişlik ya da çukurlaşma oluşup oluşmadığına bakılır. Daha sonra her iki kol, başın her iki tarafında yukarı doğru kaldırılır ve memeler gözlemlenir. Daha sonra hangi taraf meme muayene edilecekse o tarafta sırtın altına küçük bir yastık yerleştirilerek sırt üstü uzanılır ve o taraf kol başın altına koyulur. Diğer el ile muayene yapılır. Önce hafif, sonra daha derine doğru bastırarak, yukarıdan aşağıya ve içten dışa doğru, dairesel hareketler yaparak muayene tamamlanır.
Mamografi
Çok az miktarda X-ışını verilerek özel cihazlarla çekilen meme filmidir. Mamografi sıklıkla hiçbir meme şikayeti bulunmayan hastalara, meme kanserinin erken yakalanması için tarama amacı ile yapılmaktadır. Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan, meme kanseri erken tanısında genel kabul gören bir yöntemdir. Mamografi, memede muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanmış olur. Mamografinin bilinen net ve kesin bir zararı yoktur. Çünkü verilen ışınların dozları oldukça düşüktür. Bazı araştırmalarda ise mamografinin standartlara uygun olarak uygulanmasına rağmen ufak bir risk payı oluşturduğu belirtilir. Belirtilen bu risk, çekilen her bir milyon mamografide bir oranında kanser oluşumunu tetiklediği yönündedir. Doktor tarafından yapılan muayenelerde 1,5 veya 2 cm üzeri kitleler saptanırken mamografi meme içindeki değişiklikleri 0,5 cm altı olarak tespit edebilmektedir. Bu bilgiler ışığında zararı ne olursa olsun, meme kanseri saptanmasında mamografinin değer oldukça yüksektir.
Tomosentez
Son yıllarda geliştirilen Dijital Tomosentez teknolojisi ile meme dokusu 3 boyutlu olarak taranabilmektedir. Bu yöntemle değişik açılarla çok sayıda görüntü alınmakta ve bu görüntüler bilgisayar sistemiyle, aynı bilgisayarlı tomografilerde olduğu gibi meme dokusunun bir milimetrelik kesitler seklinde 3 boyutlu olarak görüntüsü elde edilmektedir. Özellikle meme dokusu yoğun (dens meme), fibrokistik yapısı belirgin, menopoza girmemiş kadınlarda daha önem kazanmaktadır. Bu durumlardaki kadınlarda, meme dokusu içinde, meme kanserinin mamografi ile saptanması zordur. Tomosentezle bu problem aşılmaktadır. Tomosentez ile karar verilemeyen ortada kalan vaka sayısı azalmakta, böylelikle gereksiz biyopsi oranı azalmaktadır.
MR
MR cihazlarında özel meme “coil”leri (meme sarmalları) kullanılarak memenin MR incelemesi yapılmasıdır. Bu inceleme esnasında kanserlerin bir daha iyi gözükmesi için hastaya damar yolu ile kontrast madde verilerek inceleme yapılmaktadır. Meme MR’ı, meme kanserini yakalamakta en hassas yöntemdir ancak normal risk gurubundaki kadınlarda meme kanseri tarama testi olarak mamografi yerine kullanılmamaktadır. Sıklıkla mamografide veya ultrasonografide şüpheli bir bulgu tespit edildiğinde, bu bulguların detaylandırılması veya tespit edilen bir kanserin yaygınlığının saptanması için kullanılmaktadır. Ayrıca ailesinde veya kendisinde meme kanseri hikayesi olan hastalarda da tarama testi olarak kullanılabilir.
Emzirme Döneminde Meme Sağlığı
Emzirme döneminde kadınlarda rastlanan meme hastalıkları daha çok emzirmeyle ilgili olmakla birlikte, emzirmeyen kadınlarda karşılaştığımız bütün hastalıklar emzirme dönemindeki kadınlarda da görülebilir. Bu dönemde en sık enfeksiyonlar gözlenir, önlenmesi, tedavisinden çok daha kolaydır. Emzirme döneminde; el ve meme temizliğine, memenin iyi sağılmasına, bol sıvı tüketimine dikkat edilmelidir. Günde bir kere yapacağınız genel temizlik ve her emzirme sonrası meme ucuna süreceğiniz sütünüz, enfeksiyonları önleme açısından önemlidir. Ancak bütün özene rağmen, kanalları tıkayan süt tıkaçları nedeniyle enfeksiyon kaçınılmaz olabilir. Erken tedavi edilmezse abseye dönüşür ve tedavisi zorlaşır. Antibiyotiklere gereksinim olur. Tedavi sırasında emzirmenin devam ettirilmesi, bu mümkün olmazsa memenin elle ya da pompayla düzenli olarak sağılması önemlidir. Abse oluştuysa boşaltılması şarttır. Meme başı kanaması, özellikle ilk bebeğini doğuran genç annelerde, emzirmenin ilk günlerinde görülebilir. Bu durum genellikle memedeki damarlanmanın artmasına bağlıdır ve kısa sürede kendiliğinden geçer. Meme ucunda yarık, çatlak gibi sorunlar daha çok yanlış emzirmeden kaynaklanan sorunlardır. Bebeğin kucağa uygun şekilde yerleştirilip, emzirilmesi, memenin çevresindeki kahverengi bölgeyi de alarak emmesinin sağlanması meme ucunun daha az hasar görmesini sağlar.
Yüksek Riskli Hasta Geçmiş Meme Kanseri Öyküsü
Meme kanseri nedeni ile tedavi görenler (Bir kadının bir memesinde daha önce kanser gelişmiş olması, ileride diğer memesinde kanser gelişme riskini yaklaşık 2 kat artırıyor.)
Radyoterapi
Göğüs bölgesine çeşitli hastalıklar nedeni ile radyoterapi (ışın tedavisi) almış bulunan kadınlar (Çocukluk çağında başka kanserler nedeniyle (lenf kanseri vb.) göğüs ışınlaması geçirenlerde, meme kanseri görülme sıklığı artıyor.)
Genetik
Ailesinde meme kanseri bulunanlar. Genetik (ırsi) bir takım özel hastalıkları taşıyanlar (Kalıtsal gen mutasyonu olan kadınlarda meme veya yumurtalık kanseri gelişme riski yüksektir.
Patoloji
Yapılmış meme biyopsilerinde özel patolojik durumlar tespit edilenler (Meme biyopsilerinde saptanan orta dereceli hiperplaziler meme kanseri riskini 1,5-2 kat (hafif derecede), atipik duktal hiperplazi 3-5 kat (orta derecede) ve lobüler karsinoma insitu veya aile hikayesi ile beraber atipik duktal hiperplazi ya da lobüler hiperplazi varlığı riski 8-10 kat (yüksek derecede) artırıyor)
Sonuç olarak ; ideal kilonuzu koruyarak, östrojen ve progesteron hormonu içeren ilaçlardan mümkün olduğunca uzak durarak, düzenli olarak spor yaparak, alkol tüketimini azaltarak, sigarayı bırakarak siz de meme sağlığınızı koruyabilir, risk faktörlerini azaltabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki, memede ele gelen kitle veya sertlik, meme derisinde kalınlaşma, renk değişikliği, meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması, memenin şeklinde değişiklik, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik, meme başından akıntı olması kanserin habercisi olabilir ve gecikmeden bir hekime başvurulmalıdır.