Osteoporoz ülkemizde halk arasında "kemik erimesi" olarak da adlandırılan metabolik bir kemik hastalığıdır. Osteoporoz kemiğin yoğunluğunda azalma, kemik dokusunda azalma, kemiğin mikro yapısında bozulma, kemiğin dayanma gücünde azalma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır. Varlığında iskelet zayıflar ve kırık oluşma riski artar. Omurlar, kalça (femur kemiği) el bileği ve kaburgalar osteoporoz varlığında kırıkların en sık izlendiği bölgelerdir.
Toplumların yaş ortalamasında artışla paralel olarak osteoporoz sıklığı da giderek artmaktadır. Hem kadın hem de erkek cinsiyetini, özellikle 50 yaş üstü popülasyonu ilgilendiren bir problemdir. Osteoporozun sıklığı ve kırıklar ile olan ilişkisi bu hastalığı önemli bir halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Elli yaşından daha büyük insanlar arasında her 2-3 kadından bir tanesinde ve her 8 erkekten bir tanesinde yaşamları süresince bir kırık gelişir. 45 yaşından sonra gelişen kırıkların
%70'i osteoporoz ile ilişkilendirilmektedir.
Komplikasyonları nelerdir?
Osteoporoz yıllarca hiçbir bulgu ya da yakınma oluşturmaksızın hastalar tarafından fark edilmeden var olabilir. Sıklıkla ilk bulgu ve komplikasyon ağrılı bir kırıktır. Bazen sessiz kırıklarda izlenebilir ancak genel olarak osteoporoza bağlı kırık oluştuğunda ortaya çıkan, temel yakınma ağrıdır.
Osteoporozu olan hastalarda omur ve ayak kırıklarında sıklıkla düşme ya da travma öyküsü yoktur. Omur kırıklarında genellikle kırık bölgesinde orta hatta her iki yana yayılan keskin ve şiddetli bir bel ya da sırt ağrısı izlenir. Tipik olarak ağrı aktivite ile artar. Ağrı haftalar içinde azalmakla beraber aylarca devam edebilir. Kronik dönemde boyda kısalma, omurga deformiteleri, duruş bozuklukları, kronik bel ve sırt ağrıları izlenebilir. Kalça ve el bilek-ön kol kırıkları genellikle düşme sonucu ortaya çıkarlar. Kalça kırıklarında iyileşme yavaş ve yeterli değildir. Bu nedenle genellikle cerrahi onarım gerektirir. Özellikle ileri yaşta kalça kırığı sonrası olguların %30'a yakını uzun süreli yatağa bağımlı ve bakıma muhtaç olabilmektedir. Bu durum ciddi ek sağlık sorunlarına yol açmakta ve özellikle kırık sonrası ilk yıl içinde hastaların yaklaşık %20'si kaybedilmektedir.
Kemik yoğunluğu ne kadar yüksek olursa kemik o kadar güçlüdür. Bunun için en temel unsur genetiktir ancak çevresel faktörler ve bazı ilaçlarda katkıda bulunur. Normal kemik yoğunluğu doğumdan sonra tüm çocukluk boyunca artar ve genellikle 25 yaş civarında en yüksek düzeye ulaşır. Bu dönemde ne kadar güçlü bir kemik yapısına ulaşılırsa ilerleyen yaşlarda osteoporoz gelişme riski o kadar az olacaktır. 35 yaşından sonra her iki cinste de yılda ortalama %0,3- 0,5 oranında kemik yoğunluk kaybı gerçekleşir.
Osteoporoz nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Normal kemik dokusunda sürekli ve dengeli bir yıkım ve yapım döngüsü söz konusudur. Bu dengenin yıkım lehinde bozulması sonucu osteoporoz ortaya çıkar. Kemik oluşumu için kalsiyum ve fosfat iki temel mineraldir. Eğer vücuda yeterli kalsiyum girişi olmazsa kemik dokusu zayıflar ve daha kırılgan hale gelir. Osteoporozun en önemli nedeni kadınlarda östrojen erkeklerde ise androjen hormonlarının eksikliğidir. Kadınlarda menapoz sonrası düşen östrojen seviyelerine bağlı hızlanan kemik kaybı kadınlardaki osteoporozun en önemli sebebidir ve postmenapozal osteoporoz olarak adlandırılır. Kadınlar menapoz sonrası ilk 5-10 yıl içinde yılda %2-4 toplamda %25-30 kemik yoğunluk kaybına maruz kalırlar.
Osteoporoz gelişimi için risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
•Kadın cinsiyeti
•İnce ve narin fiziksel yapı (minyon tip)
•Beyaz ırk
•Ailede osteoporoz ve kırık öyküsü varlığı, özgeçmişinde kırık öyküsü varlığı
•Östrojen seviyelerinin düşük olması (menapoz sonrası dönem, erken menapoz, geç menarş, adet düzensizliği ve/veya yokluğu..)
•Doğum yapmamış olmak
•Erkeklerde testosteron düşüklüğü
•Sigara kullanmak
•Beslenme bozuklukları
•Kalsiyum alımında yetersizlik
Kemiğin gücünü ne belirler?
•Vitamin D eksikliği
•Aşırı alkol, kafein ve protein tüketimi
•Hareketsiz yaşam biçimi-egzersiz yapmamak
•Bazı ilaçlar (kortizon, fenitoin…)
•Bazı kronik romatizmal hastalıklar (romatoid artrit, ankilozan spondilit …)
•Hareketsizliğe neden olan hastalıklar (inme, omurilik yaralanması vb)
•Bazı endokrin hastalıklar
Osteoporoz önlenebilir mi? Gelişmiş osteoporoz nasıl tedavi edilir?
Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi birbiri ile örtüşen alternatifler içerir. Temel hedef kemik kaybının azaltılması, kemik yoğunluğunun ve kemiğin gücünün arttırılması yoluyla kırıkların önlenmesi ya da riskin azaltılmasıdır. Ancak gelişmiş osteoporoz varlığında zayıflamış kemiğin tamamen yeniden yapılanmasını sağlayabilecek bir alternatif yoktur. Bu nedenle en önemli unsur osteoporoz gelişiminin önlenmesidir. Öncelikle kırık riskinin belirlenmesi gerekir. Bunun için hastanın kemik yoğunluk ölçümü ile beraber kişilere ait risk faktörleri ve o topluma ait veriler kullanılarak hesaplamalar yapan yöntemler kullanılabilir.
Osteoporozun tedavisi ve önlenmesine yönelik alternatifler:
1.Yaşam tarzına yönelik değişiklikler: Sigaranın bırakılması, aşırı alkol alımının engellenmesi, düzenli vücut ağırlığını taşıyan egzersizler yapılması, dengeli bir diyet ve yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması
2.Kemik kaybını azaltan ve kemik gücünün arttırılmasına yönelik ilaçlar
3.Kemik yapımını arttıran ilaçlar