Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB) okul öncesi dönem ve okul çağı çocuklarında belirgin hale gelen bir bozukluktur. Çocuğun davranışlarını kontrol etmesi ve dikkatini vermesinde sorun vardır. Sanıldığından daha sıktır, %4-8 gibi bir oranda görülmektedir. “Hiperaktivite”, aşırı hareketlilik anlamına gelmektedir; ancak bu terim DEHB olan çocukların tümünü iyi anlatan bir terim değildir, çünkü hiperaktivite olmadan da DEHB olabilir. Bazı çocuklarda en belirgin şikâyet dikkat süresinin çok kısa olmasıdır. Yani DEHB olan çocukların bir kısmında aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile ilgili belirtiler ön plandayken bir kısmında dikkatsizlik ile ilgili şikayetler ön plandadır. Önemli bir kısmında ise her iki gruptan şikayetler bir arada görülür. DEHB’nin belirtilerinin 7 yaşından önce başlamış olması ve en az iki farklı ortamda sorun yaratıyor olması gerekir. Aile içinde ve erken dönemde DEHB sorun yaratmasa da okul gibi yapılandırılmış, kurallı ve kalabalık bir ortamda belirtiler daha belirgin hale gelir. Tanıyı koyarken belirti ve bulguların sayısı, süresi ve çocuğun hayatını ne ölçüde olumsuz etkilediği önemlidir. Belirti ve bulguların çoğu çocuklarda zaman zaman görülebilen durumlar olduğundan tanı konulması için yeterli deneyim ve bilgi birikimi sahibi uzmanların yardımı gerekir. Çocuğun davranışlarının gözlenmesi önemli olan bir basamaktır. Günümüzde DEHB tanısına yardımcı olacak herhangi bir laboratuvar testi (kan testleri, idrar testleri, EEG vs.), beyin görüntüleme yöntemi (beyin tomografisi, magnetik rezonans görüntüleme vs.) ya da psikolojik test yoktur. Uzman deneyimi ve bilgisi tanı için ana anahtardır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan hastaların bir kısmında beynin elektiriksel dalgalarında bozukluk ve hatta farkedilmeyen nöbetler olabilir bu nedenle tüm DEHB olan hastaların çocuk nöroloji tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca DEHB olan çocuklarda kullanılan ilaçlar epilepsi nöbetini tetikleyebilir. O nedenle bütün DEHB olan hastaların ilaç başlanmadan önce uyku ve uyanıklık EEG’lerinin çekilmesi gerekmektedir.
Özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG), bireylerin standart testlerde, okuma, yazma ya da matematik alanında yaş, zekâ ve eğitim düzeylerine göre beklenenin önemli ölçüde altında olmasıdır. Özgül öğrenme güçlüğü ya da öğrenme bozukluğu terimi, “disleksi” (okuma alanında güçlük), “disgrafi” (yazı alanında güçlük) ya da “diskalkuli” (matematik alanında güçlük) olarak da bilinen terimlerin hepsini içerir. Öğrenme sürecinde yaşanan öğrenme basamaklarından birinde ya da birkaçında bir sorun olduğunda ÖÖG ortaya çıkar. ÖÖG’nin nedenleri henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, merkezi sinir sisteminin işleyiş bozukluğundan kaynaklandığı ve yapısal olduğu düşünülmektedir. ÖÖG tanısının konması için bireyin zekâ düzeyinin normal sınırlarda olması gerekir. ÖÖG’de yaşıtları düzeyinde okuyup yazamaması ya da matematik alanında güçlükler en belirgin özelliklerdir. Bu sorunun etkileri, yaşamın tüm alanlarında gözlemlenebilir. Yaşanılan başarısızlık ve hayal kırıklıkları zaman zaman kaygı bozuklukları ve depresyon gibi başka hastalıklara da neden olabilir. ÖÖG tanısı, standart testler aracılığı ile konulmaktadır. ÖÖG yaşam boyu süren bir bozukluktur, psiko-eğitsel bir yaklaşımla ele alınmazsa kendiliğinden düzelmez. Mutlaka uzman bireyler tarafından takip ve tedavisi gerekmektedir. Ayrıca Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile birlikte görülebilir ancak bu ikisi farklı bozukluklardır. Altta yatabilecek genetik, metabolik ve nörolojik bulguların değerlendirilmesi çocuk nöroloji bölümünde ayrıntılı muayene ve tetkikler ile mümkündür.